18.06.2020
Sekai Jumyou to Saigo no Ichi Nichi
Çevirmen: Gölge
Bir hafta önce, dünyanın sonu duyuruldu. Bu çok ani ve zalim bir duyuruydu.
Her zamanki gibi kendimi odama kapatmış, sadece level atlıyordum. Sonra
oyunu iyi bir yerde durdurup, TV kanallarını gezmek için mola verdim.
Gezindiğimde, tüm kanallarda bu haber yayınlanıyordu. Dürüst olmak gerekirse,
en başta bunun bir çeşit şaka ya da film tanıtımı olduğunu sandım ama her
zamanki haber spikeri göz yaşlarına boğulduğunda, "Ahh, yani gerçek."
diye düşündüm.
Ve sonra onu takip eden Pazartesi günü. Dünyadaki herkes umutsuzca dua
ediyordu. Coşkulu hatipler bağırarak takipçi topluyordu, "İnanırsan,
ahirette cennete gidersin!" Herkesin yüz ifadesi ciddiydi, bağırıyor,
ağlıyor, bir fare deliğine para fırlatır gibi kendilerini içeri bırakıyorlardı.
Herhangi bir tanrıya hiç inanmamış olan ben, bu manzarayı komik bulmuştum. Bir
şeylere benzetecek olursam, ortaya gösterişli bir performans koyan trajik bir
kahraman gibiydi.
Haftanın ortasında, durum tekrar değişti. Şehrin kodamanları yayınlanması
yasak olan şeyler hakkında atıp tutarak gazetecilerin önünde soyuldu ve bu
yüzden, bu ülke işlev yeteneğini kaybetmeye başladı. Her türlü yerde hırsızlık,
şiddet hatta tecavüz olmaya başladı. Çünkü bu sondu, barikatların etrafında
koşturan insanlar vardı, gerçek doğalarını ortaya çıkarıyor ve arzularını
tatmin ediyorlardı. Bu yaptıklarının sebebi “Bu bizim için son, yani gayet
yerinde" diyerek anlaşılabilirdi, ama mesele, onların isyancılar
olmalarıydı. Acı verici çığılıkların yayıldı bir sahnede, düşünmeyen insanlar
sadece hayvanlardı.
Yine de, ben o gerçekliği hissetmedim ve evimde oyun oynamaya devam
ettim, bu “Cehennem” manzarasından sıkılarak.
Ve sonra nihayet sonuncu gün gelmişti. Sondan önceki günün akşamı, oyunu
bitirmeye çok yaklaşmıştım. Ekrandaki karakterleri öldürmeye ve oyunda
ilerlemeye devam ettim. Sonunda bitireceğim! Tam o anda, elektrikler gitti ve
ekran karardı.
O an için, nefesimi tuttum, ve sanki bir düğmeye basmışım da, dua eden,
ağlayan, her tarafta koşuşturup bağıran insanlar olan bir şehre atılmışım
gibiydi. Şehri saran gün batımı genellikle olduğundan daha üzücü göründü. Ne
olursa olsun, dünya yarın sona erecekti. Artık var olmayan bir oyunun devamını
oynuyor gibi hissetmeye başladım. Bu tür bir son aslında çok da kötü değildi.
Ve sonra, sanki dualar cevaplanmış gibi, dünya olaysız bir sabahı
karşıladı.
“Tekrar hoşgeldiniz.”
İstasyona doğru yürüyen maaşlı çalışan bile bugün mutlu görünüyordu.