18.06.2020

Kan Emicilerin Köyü

resim
Çevirmen: Cetus


*ting*

 

Bildiri

1 haftalık EXP ve eşya düşme bonusu bitti. Şu andan itibaren normal oranda EXP ve item düşüşü uygulanacaktır.

 

Önüne tahmin ettiği gibi bonusun bittiğini gösteren pencere çıkmıştı. Fakat pencerenin arkasındaki sahneden gözlerini alabilecek durumda değildi.

 

“Bu… Hala mağaradayım değil mi?”

 

Az önce bir kaos yaşanmış gibiydi. Etrafta önceden orada olmayan taşlar ve kayalar vardı. Önceden yer düzgün değilse bile bu kadar kötü değildi ki artık aynı mağarada mıydı değil miydi Lucas emin olamıyordu.

 

Sanki büyük çaplı bir savaş yaşanmış gibiydi. Duvarda canavar pençesi izine benzeyen devasa oyuklar ve yanık izleri vardı. Daha da önemlisi her yere kan sıçramıştı.

 

Hiç ceset görememişti. Ama savaş biteli ne kadar olduğunu, kimlerin veya nelerin savaştığını merak ediyordu.

 

Yapabileceği tek şey derin bir nefes almaktı.

 

“Burada neler oluyor böyle? Neyse şimdilik sadece buradan… ve o ejderhadan uzaklaşalım.”

 

Lucas ejderhayı hemen yenebileceğini düşünmüyordu. Bu yüzden öncelikle bir plan bulmaya ve bu sırada seviye atlamaya karar verdi.

 

Ejderhanın olduğu yerin tersine doğru ilerlerken [Drakula Yarasalar]’ı ve [Gri Kurtlar]’ı öldürmeye devam ediyordu. Seviyesi yüksek olduğu için karşısında bir hiçtiler artık. Bu yüzden daha kolay seviye atlayabilmek için bir [Kript Baykuş] bulmak istiyordu.

 

Rakip arayışında ilerlerken bir çığlık duydu. Sadece bir çığlık değil ayrıca savaş sesleri de duymuştu.

 

“Bir savaş… önceki kaostan sorumlu olanlar onlar mı acaba?”

 

“Lanet olsun, geri çekilin!”

 

Bağırışları duyduğu anda başka oyuncular görmek umuduyla savaşa doğru koştu.

 

Vardığında ise karşısında o tanıdık baykuş başka insanlara saldırmaktaydı.

 

“Sonunda, bir [Kript Baykuş]!”

 

Grup geri çekilmekte olduğu için eğer şu anda saldırırsa [Kill Çalma] olarak düşünülmezdi.

 

[Kill Çalma] oyunlarda parti üyesi olmayanların, canavarı öldürmek üzere olan partiden önce son vuruşu yapmasına verilen isimdi.

 

Baykuş gruba saldırmak için alçaldığı sırada Lucas önceden yaptığı gibi baykuşun üstüne zıpladı.

 

Başına tırmanan yeni düşmanı fark eden baykuş Lucas’ı üstünden atmaya çalıştı ama Lucas düşmemeye kararlıydı.

 

Lucas bu sefer baykuşun arkasındaki zayıf noktayı es geçti ve gözlerine yöneldi.

 

*hooooooooooooooooot* (Baykuş Sesi)

 

Çığlık atan baykuş kör olmuştu ve yere inmek zorunda kaldı.

 

“Hehehehe, Seni bırakmayacağım değerli EXP’im!”

 

Baykuşu artık rakipten çok etten oluşmuş EXP’ler olarak gören Lucas baykuşun kafasını  bıçakladı ve hançerini orada bıraktı.

 

Şeytani gülümsemesiyle yerdeki kendisinden büyük rakibine baktı ve yeteneğini kullandı.

 

“[Basma]!”

 

Baykuşun kafasındaki hançerin üstüne basıp hançerin daha derine girmesine sebep olmuştu.

 

*hoooooooot*

 

Fakat sadece bununla kalmadı.

 

Yeteneğini o kadar tekrarladı ki  başkaları buradan bir sürü geçtiğini sanabilirdi. En sonunda baykuş öldü ve yok oldu.

 

Sadece 1 seviye kazanmasına rağmen yine de kurtlar ve yarasalarla zaman harcamaktan daha iyiydi. Ayrıca önceden ölmüş olduğu için ancak kaybettiği seviye ve statları geri kazanmıştı.

 

Ganimetleri topladıktan sonra geri çekiliyor olduğunu düşündüğü gruba doğru gitti. Fakat onlar gelen yardım sonrası durup Lucas’ın savaşına bakakalmışlardı.

 

“N’aber? Rakibinizi elinizden aldığım için üzgünüm. İyi misiniz?”

 

“A-ah, evet, teşekkürler, bizi kurtardınız.”

 

Grubun lideri gibi görünen kişi eğildi ve Lucas’a teşekkür etti.

 

“Siz nereden geldiniz?”

 

“Hm? Ah, doğru! Buradan, bizi takip edin.”

 

Çıkışı sonunda göreceğini düşünen Lucas grubu mutlu bir şekilde takip etmeye başladı.

 

Dışarı çıkamayacağını bilmesine rağmen çıkışın nerede olduğunu bilmekten zarar gelmezdi. Mağarada yürürlerken yarasalar ve kurtlar saldırmış fakat grup onları yenmişti.

 

Bu sırada Lucas etraftaki değişiklikleri fark etmişti.

 

Mağaranın içinde ağaçlar, çalılar ve çimen vardı. Büyük ihtimalle çıkışa yaklaşmış olmalılardı.

 

Fakat Lucas’ın düşündüğü olmadı. Grup tarafından getirildiği yer bir köydü.

 

“Burası neresi?”

 

“Tanıtayım, burası Aldcrest, safkan vampirlerin köyü.”

 

Demek bunlar NPC’ydi. Mağaraya düştüğünden beri hiç NPC görmediği için Lucas ne kadar akıllı olduklarını bilmiyordu.

 

“Bir dakika, tekrarlayabilir misin lütfen?”

 

“? Burası Aldcrest. Safkan vampirlerin köyü.”

 

Safkan vampirler… Safkan… Vampirler…

 

“Vampirler!!!???”

 

“Ah…”

 

Gruptaki vampirler Lucas’tan gelecek olumsuz davranışı bekliyorlardı. Fakat Lucas’ın sözleriyle şaşakaldılar.

 

“Muhteşem…”

 

“……….eh?”

 

Lucas gerçekten böyle hissediyordu. Sonuçta bu bir fantezi oyunuydu ve ejderhaların ya da vampirlerin olması normaldi. Ejderhayla karşılaştıktan sonra vampirlerden korkması çok da mümkün değildi.

 

Sadece o da değil, şu ana kadar okuduğu, izlediği manga ve animelerde vampirlerin göz alıcı güzellikleri olduğu söyleniyordu. Lucas gruba bakınca gerçekten de güzel kızlar olduğunu gördü. Vampirlerin beyaz saçları ve kırmızı gözleri olacağını sanmıştı fakat grup içinde farklı göz veya saç renkleri vardı.

 

“H-hey hey, söylesene, kaç yaşındasın?”

 

“Ş-şimdi, 15,000 civarında?”

 

“Heeeeh, sıkıcı değil miydi?”

 

Sürekli sorular soran Lucas’ın gözleri küçük bir çocuğunki gibi parlıyordu.

 

Kısa süre içinde köydekiler grubu fark etti ve bakmaya geldiler.

 

“Neler oluyor?”

 

“Bir insan olduğunu söylüyorlar.”

 

“Bir insan mı? Burada mı?”

 

Lucas daha fark etmeden onlarca insan toplanmıştı. Sonra, önemli görünüşlü birisi geldi.

 

20’lerinde gibi görünüyordu fakat o da bir vampir olduğu için o kadar genç olması imkansızdı. Soylu giysileri giymiş ve elinde bir değnek tutuyordu.

 

“Bu kalabalık da neden?”

 

“Bu insan ben gençleri eğitirken saldıran [Kript Baykuş]’tan bizi kurtardı.”

 

“Bu insan tek başına bir [Kript Baykuş]’u mu yendi?”

 

“Evet, biz geri çekilmeden önce %20 azaltmıştık fakat o bizden daha çok hasar verdi ve öldürdü.”

 

“Ooooo.”

 

Önemli görünüşlü vampir Lucas’ı tartar gibi gözden geçirdi.

 

Lucas başlangıç seti giydiği için vampirin ona inanıp inanmayacağını merak ediyordu.

 

“Genç insan, bizden korkmuyor musun?”

 

“Pek değil. Kanım kurutularak ölebilirim tabii ama... yanarak ölmek daha korkutucu…”

 

Denneth o kadar korkutucuydu ki Lucas başka herhangi bir şeyden korkabileceğini sanmıyordu.

 

“… Anlıyorum. O zaman söyle bana, bir insan bu mağaraya nasıl girebildi?”

 

“Ne demek istiyorsun?”

 

“Ne söylediysem onu. Giriş ve çıkış bir canavar tarafından korunuyor ve buraya geldiysen bu demektir ki onu yendin değil mi?”

 

Vampirin söylediğine göre mağaradan çıkmak için Denneth’i geçmekten başka şans yoktu.

 

“Özür dierim. Fakat ben mağaraya başka şekilde girdim.”

 

“Başka bir şekilde?”

 

Lucas delikten nasıl mağaraya düştüğünü ve deliğin kapandığını anlattı.

 

Bu sözleri duyan vampirler hayatlarındaki en büyük şansı kaçırmış gibi görünüyorlardı.

 

“Bir sorun mu var?”

 

 

“Evet, şimdilik içeri girelim. İçeride konuşuruz.”

 

Lucas vampir liderini diğerlerinden daha büyük görünen kulübeye doğru takip etti.

 

İçeri girdiklerinde Lucas iki kadın vampiri kulübeyi temizlerken ve yemeği hazırlarken gördü.

 

“Baba hoşgeldin, yemek neredeyse hazır.”

 

“Oh, misafirimiz olacağını söylememiştin. Hem de bir insan…”

 

Kız beyaz elbise ile önlük giymişti. Gümüş rengi uzun saçları ise beline kadar uzanıyordu. Bir vampirden bekleneceği gibi büyüleyici bir görünüşü vardı.

 

Anne ise giydiği kırmızı elbise ve saçını arkadan bağlaması dışında kızıyla tıpatıp aynıydı.

 

Yüzlerindeki tek farklılıksa annede bakana sakinlik veren gözler varken kızın ay ışığından parlayacak enerjik gözleri olmasıydı.

 

Görünüşe göre vampirler arasında bilinen kırmızı göz, gümüş saça sahip olanlar sadece soylu vampir ailesiydi.

 

Vampir lideri, Lucas’ı masadaki sandalyelerden birine oturttu.

 

Hepsi oturduğunda Lucas’ın da beyaz saçlı, kızıl gözlü olmasından dolayı 4 kişilik bir aile gibi görünüyorlardı.

 

“Kendimi tanıtmama izin verin, ben Sebastian Lytton, köyün şu anki yöneticisi. Bu eşim Emma bu da kızımız Lilith. Gezgin, senin adın nedir?”

 

[Gri Kurt Eti], [Drakula Yarasa Eti] ve diğer yiyeceklerini bitirdikten sonra köy lideri Sebastian kendini ve ailesini tanıtmıştı. Lucas da aynısını yaptı.

 

“Evet, adım Lucas. Sizinle tanışmak bir şereftir.”

 

Sonrasında Sebastian  şu anki koşulları açıkladı.

 

100.000 yıl önce melez vampirler baş kaldırmıştı ve bu melez vampirler; vampirler ile insan, şeytan, elf gibi türlerin karışımı olduğu için güneşin altında yürüyebiliyor ve diğer ırkın özelliğine sahip olabiliyordu. Bu yüzden safkan vampirlerden daha güçlüydüler. İsyanlarından sonra safkan vampirleri bu mağaraya hapsetmişler ve kaçmamaları için bir gardiyan koymuşlardı. Öldürmemeyi seçme nedenleri ise basitti. Melez vampirleri sürekli olarak beslemek…

 

Melezler bir vampir ile başka ırktan bir canlının çocukları olduğu için kadın veya erkek bir vampiri buradan alarak parası olan bir soyluya satmışlardı.

 

Bu yüzden safkan vampirler gardiyanı yenmek adına her gün çalışıyorlardı. İlk başta onlarla birlikte buraya atılan adı tüm dünyada duyulmuş bir insan da var olduğunu söylediler. Fakat gardiyanı kolayca yenebilmesi gerekirken çok yaşlı olduğu için başarısız olmuştu ve gardiyana karşı kaybetmişti.

 

“Lütfen saygın gezgin, lütfen gardiyanı yenmemize yardım et.”

 

Sebastian ve diğer iki vampir başlarını Lucas’ın karşısında eğdi.

 

Aslında Sebastian’ın bir kızı daha olması gerekiyordu. İlk çocukları… Fakat birkaç hafta önce melezler onu almış ve başka birine satmışlardı. Kızın adı Freya’ydı ve Lilith köyde güzellik olarak ikinci gelirken o birinciydi.

 

Sonraki seçim 3 gün sonra olacaktı ve satılacak kişinin Lilith olduğu kesindi.

 

Görevi kabul etmek istiyor musun?

EVET

HAYIR

 

Düşünmeye zaman yoktu. Lucas üstüne hiç düşünmeden kabul etti. Eğer gardiyanı yenerse Denneth’le savaşından önce yeterli miktarda EXP kazanabilirdi. Fakat açılan yeni pencereyle ihanete uğramıştı.

 

Safkan Vampirler’in Kaçışı

Safkan Vampirler’in lideri Sebastian’ın kızı yakında satılacak!

[Gece Yaratığı Denneth]’i yen ve vampirlerle birlikte mağaradan kaç!

Not: Görevi iptal eder veya başaramazsan safkan vampirler tarafından nefret edilecek ve yardım alamayacaksın.

Gereklilik: [Gece Yaratığı Denneth]’i yen.

Süre: 3 gün

Zorluk: A

Ödül: ???

 

Lucas’ın ağzı inanmayı istemiyormuş gibi açık kaldı. Bahsettikleri gardiyan, Denneth’ti… Demek Denneth’i yenemeden mağarayı terk edememesinin nedeni çıkışın Denneth’in arkasında olmasıydı.

 

“Hangi zindan bölüm sonu canavarına en baştan sahip olur ki?”

 

Burayı en başından zindan olarak düşünmek yanlıştı. Sonuçta burası safkan vampirler için bir hapishaneydi.

 

Lucas’ın isteklerini kabul ettiğini gören vampir ailesi sevinmişti.

 

“Şimdi bir de süre sıkıntısı var… Üstelik sadece 3 gün… Eğer ölürsem direk başarısızlık anlamına gelir.”

 

Tam da Lucas bunu düşünüyordu ki ona bir kılıç hediye edildi.

 

“Bu bir aile yadigarı. Savaş için gerekli silaha sahip olmadığını fark ettim. Bu yüzden bunu bencil isteklerimiz karşısında bir teşekkür olarak görür.”

 

İsim

Draughtbane

Derece

S

Hasar

80~120

Dayanıklılık

350/350

Gerekli Meslek

N/A

Açıklama

Safkan Vampir Klanı’nın soylu aile yadigarı. Bu kılıcın özelliği her kesikte düşmanın canını emerek kullanıcıya geçirmesi. Alınan can kesişin gücüne bağlı olarak değişecektir.

 

Ne muhteşem bir silah!

 

Lucas siyah kılıcı ellerinde tuttu. Kılıcın kabzası ile bıçağı arasında kırmızı bir mücevher ve kabzanın altında kırmızı bir elmas deseni vardı. Lucas kılıcı test ederken tutuşu kılıçla tam uyuşuyordu.

 

“Sadece bu savaş için kullanmamı istediklerine göre bu muhteşem kılıçtan ayrılmak çok üzücü olacak.”

 

Lucas sonrasında kılıcı kınına yerleştirdi ve sırtına astı.

 

Önceden [Acemi Hançeri]’ni kullanan Lucas arkasındaki kılıçla şimdi gerçek bir Kılıç Ustası gibi hissediyordu.

 

“Bununla birlikte o ejderhaya karşı bir şansım olmalı!”

 

Lucas kılıca alışmak amacıyla kulübeyi terk ederken bir şey hatırladı.

 

“Bu arada… buraya gelirken büyük bir savaş yaşanmış gibi görünüyordu. Ne olduğunu biliyor musunuz?”

 

“Ah evet… Demek orayı gördün…”

 

Sebastian, Lucas’ın sorusu karşısında çarpık bir şekilde gülümsedi.

 

“Gördüğün gibi bir çağırıcı 3 gün önce Denneth’i yenebilmek için… oldukça güçlü bir şeytanı çağırmaya çalıştı fakat…”

 

“Kontrol edemedi ha?”

 

Sebastian iç çekerken Lucas tahminini dile getirdi.

 

“Evet, büyük ölçekli savaş çağırıcı ile birlikte kanımızdan birçok kişinin canını aldı.”

 

“… Bunu duyduğuma üzüldüm.”

 

Lucas aileye veda etti ve köyden dışarı çıktı.

 

Sebastian Lucas’a gün boyunca dinlenmesi için bir yatak vermeyi önerdi ama kılıcı hemen test etmek isteyen Lucas reddetti.

 

Köyden çıkınca savaşacak canavarlar aramaya başladı.

 

[Gri Kurt] gördüğünde kılıcı kınından çıkardı ve kurta doğru savurdu. Hızlı vuruşla birlikte kurt öldü ve arkasında kalan kırmızı ışık kılıçtaki kırmızı mücevhere doğru aktı.

 

 

 

“Ovv, şimdi tek seferde haklayabilirim!”

 

Arka arkaya pratik yaptı ve ne kadar can kazandığını görebilmek için bilerek hasar aldı.

 

Öğrendi ki kazandığı can vurduğu hasara denkti. Neredeyse hileli bir yetenekti bu. Tabii vurmayı başarabilirse…

 

Sonuçlardan memnun olduktan sonra gerçek bir yemek yeme amacıyla çıkış yaptı. Sonuçta oyunda ne kadar yemek yerse yesin gerçekte karnı doymayacaktı.

 

+     +     +

 

Akşam yemeğini bitirdikten sonra Lucas tekrar giriş yaptı ve vampir köyüne döndü.

 

Mağaraya giriş ve çıkış olmadığı için köyde para kavramı yoktu. Bu yüzden Lucas kazandığı ganimetleri satamazdı. Denediğinde ise ona bunları istedikleri zaman elde edebileceklerini söylemişlerdi.

 

Köylülerin uyumaya gittiğini görünce seviyesini ve kılıç yeteneğini geliştirmek için avlanmaya gitti.

 

Birkaç [Gri Kurt] yendikten sonra ona saldıran başka bir hayvan olmuştu.

 

[LVL 120 Alfa Gri Kurt]

 

[Gri Kurt]’a benziyordu. Tabii 3 katı büyük olmasını, kızıl gözlerini ve gri kürküyle birlikte parlayan vücudundaki kırmızı çizgileri saymazsan…

 

“Seviyesi [Kript Baykuş]’tan daha mı büyük!?”

 

Kendini korumaya çalışarak Alfa’nın saldırmasını bekledi. Bu arada alfa kükremiş ve etraftaki kurtların Lucas’ın etrafında büyük ve küçük iki daire oluşturmasını sağlamıştı.

 

Adının hakkını veren Alfa, kurt sürüsünün lideri olacak ki öbür kurtlarla işbirliği yapıyordu.

 

*Auuuuuuu*

 

Alfanın ulumasıyla birlikte emri alan iç dairedeki kurtlar aynı anda Lucas’a saldırmıştı.

 

Lucas arka tarafındaki üç tanesini öldürdü ve dairenin içinden çıkmaya çalıştı.

 

Bu sırada dışarıdaki kurtlar ona saldırmış bu sırada uzak taraftaki kurtlar ikiye ayrılarak tekrar etrafını sarmıştı.

 

“Lanet, Bu takım çalışması da ne böyle? Yeter! [Basma]!!!”

 

Oluşan küçük deprem sonucunda kurtların çoğu korkmuş ve saldırmaya çekinmişlerdi. Lucas bu şansı kaçırmadı ve öldürebildiği kadar kurt öldürdü.

 

Lucas sağa sola saldırarak kurtları öldürürken kurtların takım oyununu devam ettirmek için gereken sayıları azalmıştı. Bu sırada Lucas kaybettiği canları geri kazanabiliyordu.

 

Kurt kanına bulanmış Lucas Alfa Kurt’a gözlerini dikti.

 

“Gel buraya EXP kaynağım!”

 

Alfa önündeki sahne karşısında bir adım geri atmış ve çekinmişti fakat bir-iki saniye sonra duyularını geri kazandı ve Lucas’a saldırmak için üstüne atladı.

 

Hızlı olan taraf olarak Lucas’ın daha önce kullandığı vur-kaç taktiğini kullanıyordu.

 

Kendisinden hızlı bir rakibe alışık olmayan Lucas’ın HP’si yavaş yavaş azalıyordu.

 

“Öf! Yerinde dur seni- [Basma]!”

 

Alfa’nın sendelemesi sayesinde saldırıdan kaçan Lucas bu boşluktan faydalanarak Alfa’ya kritik vuruş yaptı ve HP’sini geri kazandı.

 

Alfa anında geri çekildi ve güçlü bir şekilde havladı.

 

*Havvv*

 

“Ah-! Felç eden yetenek?”

 

Onu takiben Alfa başka bir yeteneğini kullandı ve patilerini havada savurdu. Pençe şeklinde şeffaf bir şok dalgası patilerinden çıkmış ve hareket edemeyen Lucas’a doğru yönelmişti.

 

Yine de Lucas böyle bir durumda ne yapacağını biliyordu.

 

“[Basma]!!!”

 

Sistemin yardımıyla birlikte ayağı otomatik olarak yeri ittirdi ve son anda havadan gelen pençelerden kurtulmasını sağladı.

 

Alfa, saldırısından kurtulmasına şaşırsa bile toparlanmış ve Lucas’a tekrar saldırmıştı.

 

“Lanet,! Daha ne kadar süre felç kalacağım!?”

 

Alfa’nın kendisine yaklaştığı sırada, yakında felçten kurtulamazsa ne yapacağını planlamıştı.

 

Alfa yaklaştı ve Lucas’ın ayağını ısırmaya çalıştı fakat bu bir hataydı.

 

Lucas buna hazırdı ve yeteneğini kullandı.

 

Başka bir basma ile birlikte yenmek üzere olan ayağı kurtun yüzüne çarpmıştı.

 

Hareket edebilir hale gelince Lucas kılıcını salladı ve Alfa’nın kafasını yardı. Kaçmasına izin vermeden de saldırı ve yeteneklerini yağmur gibi yağdırmaya başlamıştı.

 

“[Darbe], [Darbe], [Darbe]!!!”

 

*auuuuu*

 

Son çığlığıyla birlikte Alfa Kurt yok oldu ve arkasında eşyalar bıraktı.

 

Bildiri

Bir seviye atladınız!

Bir seviye atladınız!

 

“Hah, o Alfa düşündüğümden daha zorluydu.”

 

Lucas yorgun bir şekilde nefes aldı ve kanları yüzünden temizledi.

 

[Gri Kurtlar]’dan kazandığı EXP ile birlikte 2 seviye atlamıştı. Bu yüzden hemen [Stat Puanları]’nı dağıttı.

 

İsim

Lucas

Seviye

125

Cinsiyet

Erkek

Para

1 G 20 S 50 C

Meslek

Acemi

Irk

İnsan

Can

13090

Mana

13025

STR

155

INT

105

SPD

135

DEX

105

VIT

118

LUK

212

Ün

490

Pasif Yetenekler

[Ölüyü Oynama] Başlangıç LVL 1 (%0.00)
[Gece Görüşü] Uzman LVL 10(100.00%)

Aktif Yetenekler

[Darbe] Uzman LVL 5(20.43%)
[Basma] Uzman LVL 7(75.13%)

 

[Gece Görüşü] bir süredir tamamlanmış durumdaydı ve artık mağaranın içini gündüz gibi görebiliyordu. [Darbe] ve [Basma]’nın da tek aktif yetenekleri olmasından dolayı Uzman dereceye ulaşmışlardı. [Ölüyü Oynama] için ise artık çok güçlü olduğu için ihtiyacı yoktu.

 

Sonuçlardan memnun kalan Lucas daha çok düşmanı aramaya çıktı ve 3 kez seviye atlayana kadar devam etti. O fark etmeden bir gün bitmişti bile…

 

+     +     +

 

“Hm?”

 

Lucas köye bir kez daha girdiğinde vampirleri silahlanmış bir şekilde bulmuştu.

 

“Ah, demek döndün.”

 

“Neler oluyor? Bir sorun mu var?”

 

Lucas grubu organize ediyormuş gibi görünen Sebastian’ı sorguladı.

 

“Denneth’i yenebilmek için dinlenmek yerine güçlenmeye çalışmandan çok duygulandık. Lütfen, gücümüzü senin gücüne katmamıza izin ver. Bu başından beri bizim sorunumuzdu. Safkan vampirler olarak yalnız başına savaşmana göz yumamayız.”

 

Sebastian gerçek bir soyludan bekleneceği gibi asil bir şekilde Lucas’ın karşısında duruyordu. Gözlerinde savaşmak veya ölmek için bitmez tükenmez bir irade vardı.

 

Lucas önce Sebastian’ın gözlerine sonra arkasındaki kalabalığa baktı ve kararını verdi.

 

“Anlaşıldı. Savaş için hazırlanın! Bu gün [Gece Yaratığı Denneth] olarak bilinen canavarın öldüğü gündür!!! Onun karşısında kaybeden ruhların intikamını alın! Bu mağaradan kaçacak ve tekrar özgür olacaksınız!”

 

Bildiri

Yeni bir değer elde ettiniz, [Karizma]!

 

+100 Karizma

 

“Hımm, demek daha fazla değere sahip olmak mümkün?”

 

Lucas oyunun ne kadar esnek olduğunu görünce şaşırmıştı. Aslında o sözleri söylemesinin nedeni kendi bencilliğinden, hayatında en az bir kez olsun söyleyebilmek istemesindendi.

 

Mutlu bir şekilde sırıtırken arkasını vampir ordusuna sırtını döndü ve önündeki boşluğa baktı.

 

 

“Hadi, şu EXP ejderhasını halledelim.”