18.06.2020
Kan Emicilerin Köyü
Çevirmen: Cetus
*ting*
Bildiri |
1 haftalık EXP ve eşya
düşme bonusu bitti. Şu andan itibaren normal oranda EXP ve item düşüşü
uygulanacaktır. |
Önüne tahmin ettiği gibi bonusun bittiğini
gösteren pencere çıkmıştı. Fakat pencerenin arkasındaki sahneden gözlerini
alabilecek durumda değildi.
“Bu… Hala mağaradayım değil mi?”
Az önce bir kaos yaşanmış gibiydi. Etrafta
önceden orada olmayan taşlar ve kayalar vardı. Önceden yer düzgün değilse bile
bu kadar kötü değildi ki artık aynı mağarada mıydı değil miydi Lucas emin
olamıyordu.
Sanki büyük çaplı bir savaş yaşanmış
gibiydi. Duvarda canavar pençesi izine benzeyen devasa oyuklar ve yanık izleri
vardı. Daha da önemlisi her yere kan sıçramıştı.
Hiç ceset görememişti. Ama savaş biteli ne
kadar olduğunu, kimlerin veya nelerin savaştığını merak ediyordu.
Yapabileceği tek şey derin bir nefes almaktı.
“Burada neler oluyor böyle? Neyse şimdilik
sadece buradan… ve o ejderhadan uzaklaşalım.”
Lucas ejderhayı hemen yenebileceğini
düşünmüyordu. Bu yüzden öncelikle bir plan bulmaya ve bu sırada seviye atlamaya
karar verdi.
Ejderhanın olduğu yerin tersine doğru
ilerlerken [Drakula Yarasalar]’ı ve [Gri Kurtlar]’ı öldürmeye devam ediyordu.
Seviyesi yüksek olduğu için karşısında bir hiçtiler artık. Bu yüzden daha kolay
seviye atlayabilmek için bir [Kript Baykuş] bulmak istiyordu.
Rakip arayışında ilerlerken bir çığlık
duydu. Sadece bir çığlık değil ayrıca savaş sesleri de duymuştu.
“Bir savaş… önceki kaostan sorumlu olanlar
onlar mı acaba?”
“Lanet olsun, geri çekilin!”
Bağırışları duyduğu anda başka oyuncular
görmek umuduyla savaşa doğru koştu.
Vardığında ise karşısında o tanıdık baykuş
başka insanlara saldırmaktaydı.
“Sonunda, bir [Kript Baykuş]!”
Grup geri çekilmekte olduğu için eğer şu
anda saldırırsa [Kill Çalma] olarak düşünülmezdi.
[Kill Çalma] oyunlarda parti üyesi
olmayanların, canavarı öldürmek üzere olan partiden önce son vuruşu yapmasına
verilen isimdi.
Baykuş gruba saldırmak için alçaldığı
sırada Lucas önceden yaptığı gibi baykuşun üstüne zıpladı.
Başına tırmanan yeni düşmanı fark eden
baykuş Lucas’ı üstünden atmaya çalıştı ama Lucas düşmemeye kararlıydı.
Lucas bu sefer baykuşun arkasındaki zayıf
noktayı es geçti ve gözlerine yöneldi.
*hooooooooooooooooot* (Baykuş Sesi)
Çığlık atan baykuş kör olmuştu ve yere
inmek zorunda kaldı.
“Hehehehe, Seni bırakmayacağım değerli
EXP’im!”
Baykuşu artık rakipten çok etten oluşmuş
EXP’ler olarak gören Lucas baykuşun kafasını bıçakladı ve hançerini orada
bıraktı.
Şeytani gülümsemesiyle yerdeki kendisinden
büyük rakibine baktı ve yeteneğini kullandı.
“[Basma]!”
Baykuşun kafasındaki hançerin üstüne basıp
hançerin daha derine girmesine sebep olmuştu.
*hoooooooot*
Fakat sadece bununla kalmadı.
Yeteneğini o kadar tekrarladı ki
başkaları buradan bir sürü geçtiğini sanabilirdi. En sonunda baykuş öldü ve yok
oldu.
Sadece 1 seviye kazanmasına rağmen yine de
kurtlar ve yarasalarla zaman harcamaktan daha iyiydi. Ayrıca önceden ölmüş
olduğu için ancak kaybettiği seviye ve statları geri kazanmıştı.
Ganimetleri topladıktan sonra geri çekiliyor
olduğunu düşündüğü gruba doğru gitti. Fakat onlar gelen yardım sonrası durup
Lucas’ın savaşına bakakalmışlardı.
“N’aber? Rakibinizi elinizden aldığım için
üzgünüm. İyi misiniz?”
“A-ah, evet, teşekkürler, bizi
kurtardınız.”
Grubun lideri gibi görünen kişi eğildi ve
Lucas’a teşekkür etti.
“Siz nereden geldiniz?”
“Hm? Ah, doğru! Buradan, bizi takip edin.”
Çıkışı sonunda göreceğini düşünen Lucas
grubu mutlu bir şekilde takip etmeye başladı.
Dışarı çıkamayacağını bilmesine rağmen
çıkışın nerede olduğunu bilmekten zarar gelmezdi. Mağarada yürürlerken
yarasalar ve kurtlar saldırmış fakat grup onları yenmişti.
Bu sırada Lucas etraftaki değişiklikleri
fark etmişti.
Mağaranın içinde ağaçlar, çalılar ve çimen
vardı. Büyük ihtimalle çıkışa yaklaşmış olmalılardı.
Fakat Lucas’ın düşündüğü olmadı. Grup
tarafından getirildiği yer bir köydü.
“Burası neresi?”
“Tanıtayım, burası Aldcrest, safkan
vampirlerin köyü.”
Demek bunlar NPC’ydi. Mağaraya düştüğünden
beri hiç NPC görmediği için Lucas ne kadar akıllı olduklarını bilmiyordu.
“Bir dakika, tekrarlayabilir misin lütfen?”
“? Burası Aldcrest. Safkan vampirlerin
köyü.”
Safkan vampirler… Safkan… Vampirler…
“Vampirler!!!???”
“Ah…”
Gruptaki vampirler Lucas’tan gelecek
olumsuz davranışı bekliyorlardı. Fakat Lucas’ın sözleriyle şaşakaldılar.
“Muhteşem…”
“……….eh?”
Lucas gerçekten böyle hissediyordu. Sonuçta
bu bir fantezi oyunuydu ve ejderhaların ya da vampirlerin olması normaldi.
Ejderhayla karşılaştıktan sonra vampirlerden korkması çok da mümkün değildi.
Sadece o da değil, şu ana kadar okuduğu,
izlediği manga ve animelerde vampirlerin göz alıcı güzellikleri olduğu
söyleniyordu. Lucas gruba bakınca gerçekten de güzel kızlar olduğunu gördü.
Vampirlerin beyaz saçları ve kırmızı gözleri olacağını sanmıştı fakat grup
içinde farklı göz veya saç renkleri vardı.
“H-hey hey, söylesene, kaç yaşındasın?”
“Ş-şimdi, 15,000 civarında?”
“Heeeeh, sıkıcı değil miydi?”
Sürekli sorular soran Lucas’ın gözleri
küçük bir çocuğunki gibi parlıyordu.
Kısa süre içinde köydekiler grubu fark etti
ve bakmaya geldiler.
“Neler oluyor?”
“Bir insan olduğunu söylüyorlar.”
“Bir insan mı? Burada mı?”
Lucas daha fark etmeden onlarca insan
toplanmıştı. Sonra, önemli görünüşlü birisi geldi.
20’lerinde gibi görünüyordu fakat o da bir
vampir olduğu için o kadar genç olması imkansızdı. Soylu giysileri giymiş ve
elinde bir değnek tutuyordu.
“Bu kalabalık da neden?”
“Bu insan ben gençleri eğitirken saldıran
[Kript Baykuş]’tan bizi kurtardı.”
“Bu insan tek başına bir [Kript Baykuş]’u
mu yendi?”
“Evet, biz geri çekilmeden önce %20
azaltmıştık fakat o bizden daha çok hasar verdi ve öldürdü.”
“Ooooo.”
Önemli görünüşlü vampir Lucas’ı tartar gibi
gözden geçirdi.
Lucas başlangıç seti giydiği için vampirin
ona inanıp inanmayacağını merak ediyordu.
“Genç insan, bizden korkmuyor musun?”
“Pek değil. Kanım kurutularak ölebilirim
tabii ama... yanarak ölmek daha korkutucu…”
Denneth o kadar korkutucuydu ki Lucas başka
herhangi bir şeyden korkabileceğini sanmıyordu.
“… Anlıyorum. O zaman söyle bana, bir insan
bu mağaraya nasıl girebildi?”
“Ne demek istiyorsun?”
“Ne söylediysem onu. Giriş ve çıkış bir
canavar tarafından korunuyor ve buraya geldiysen bu demektir ki onu yendin
değil mi?”
Vampirin söylediğine göre mağaradan çıkmak
için Denneth’i geçmekten başka şans yoktu.
“Özür dierim. Fakat ben mağaraya başka
şekilde girdim.”
“Başka bir şekilde?”
Lucas delikten nasıl mağaraya düştüğünü ve
deliğin kapandığını anlattı.
Bu sözleri duyan vampirler hayatlarındaki
en büyük şansı kaçırmış gibi görünüyorlardı.
“Bir sorun mu var?”
“Evet, şimdilik içeri girelim. İçeride
konuşuruz.”
Lucas vampir liderini diğerlerinden daha
büyük görünen kulübeye doğru takip etti.
İçeri girdiklerinde Lucas iki kadın vampiri
kulübeyi temizlerken ve yemeği hazırlarken gördü.
“Baba hoşgeldin, yemek neredeyse hazır.”
“Oh, misafirimiz olacağını söylememiştin.
Hem de bir insan…”
Kız beyaz elbise ile önlük giymişti. Gümüş
rengi uzun saçları ise beline kadar uzanıyordu. Bir vampirden bekleneceği gibi
büyüleyici bir görünüşü vardı.
Anne ise giydiği kırmızı elbise ve saçını
arkadan bağlaması dışında kızıyla tıpatıp aynıydı.
Yüzlerindeki tek farklılıksa annede bakana
sakinlik veren gözler varken kızın ay ışığından parlayacak enerjik gözleri
olmasıydı.
Görünüşe göre vampirler arasında bilinen
kırmızı göz, gümüş saça sahip olanlar sadece soylu vampir ailesiydi.
Vampir lideri, Lucas’ı masadaki
sandalyelerden birine oturttu.
Hepsi oturduğunda Lucas’ın da beyaz saçlı,
kızıl gözlü olmasından dolayı 4 kişilik bir aile gibi görünüyorlardı.
“Kendimi tanıtmama izin verin, ben
Sebastian Lytton, köyün şu anki yöneticisi. Bu eşim Emma bu da kızımız Lilith.
Gezgin, senin adın nedir?”
[Gri Kurt Eti], [Drakula Yarasa Eti] ve
diğer yiyeceklerini bitirdikten sonra köy lideri Sebastian kendini ve ailesini
tanıtmıştı. Lucas da aynısını yaptı.
“Evet, adım Lucas. Sizinle tanışmak bir
şereftir.”
Sonrasında Sebastian şu anki
koşulları açıkladı.
100.000 yıl önce melez vampirler baş
kaldırmıştı ve bu melez vampirler; vampirler ile insan, şeytan, elf gibi
türlerin karışımı olduğu için güneşin altında yürüyebiliyor ve diğer ırkın
özelliğine sahip olabiliyordu. Bu yüzden safkan vampirlerden daha güçlüydüler.
İsyanlarından sonra safkan vampirleri bu mağaraya hapsetmişler ve kaçmamaları
için bir gardiyan koymuşlardı. Öldürmemeyi seçme nedenleri ise basitti. Melez
vampirleri sürekli olarak beslemek…
Melezler bir vampir ile başka ırktan bir
canlının çocukları olduğu için kadın veya erkek bir vampiri buradan alarak
parası olan bir soyluya satmışlardı.
Bu yüzden safkan vampirler gardiyanı yenmek
adına her gün çalışıyorlardı. İlk başta onlarla birlikte buraya atılan adı tüm
dünyada duyulmuş bir insan da var olduğunu söylediler. Fakat gardiyanı kolayca
yenebilmesi gerekirken çok yaşlı olduğu için başarısız olmuştu ve gardiyana
karşı kaybetmişti.
“Lütfen saygın gezgin, lütfen gardiyanı
yenmemize yardım et.”
Sebastian ve diğer iki vampir başlarını
Lucas’ın karşısında eğdi.
Aslında Sebastian’ın bir kızı daha olması
gerekiyordu. İlk çocukları… Fakat birkaç hafta önce melezler onu almış ve başka
birine satmışlardı. Kızın adı Freya’ydı ve Lilith köyde güzellik olarak ikinci
gelirken o birinciydi.
Sonraki seçim 3 gün sonra olacaktı ve
satılacak kişinin Lilith olduğu kesindi.
Görevi kabul etmek
istiyor musun? |
|
EVET |
HAYIR |
Düşünmeye zaman yoktu. Lucas üstüne hiç
düşünmeden kabul etti. Eğer gardiyanı yenerse Denneth’le savaşından önce
yeterli miktarda EXP kazanabilirdi. Fakat açılan yeni pencereyle ihanete
uğramıştı.
Safkan Vampirler’in
Kaçışı |
Safkan
Vampirler’in lideri Sebastian’ın kızı yakında satılacak! [Gece
Yaratığı Denneth]’i yen ve vampirlerle birlikte mağaradan kaç! Gereklilik:
[Gece Yaratığı Denneth]’i yen. Süre: 3
gün Zorluk:
A Ödül:
??? |
Lucas’ın ağzı inanmayı istemiyormuş gibi
açık kaldı. Bahsettikleri gardiyan, Denneth’ti… Demek Denneth’i yenemeden
mağarayı terk edememesinin nedeni çıkışın Denneth’in arkasında olmasıydı.
“Hangi zindan bölüm sonu canavarına en baştan
sahip olur ki?”
Burayı en başından zindan olarak düşünmek
yanlıştı. Sonuçta burası safkan vampirler için bir hapishaneydi.
Lucas’ın isteklerini kabul ettiğini gören
vampir ailesi sevinmişti.
“Şimdi bir de süre sıkıntısı var… Üstelik
sadece 3 gün… Eğer ölürsem direk başarısızlık anlamına gelir.”
Tam da Lucas bunu düşünüyordu ki ona bir
kılıç hediye edildi.
“Bu bir aile yadigarı. Savaş için gerekli
silaha sahip olmadığını fark ettim. Bu yüzden bunu bencil isteklerimiz
karşısında bir teşekkür olarak görür.”
İsim |
Draughtbane |
Derece |
S |
Hasar |
80~120 |
Dayanıklılık |
350/350 |
Gerekli Meslek |
N/A |
||
Açıklama |
Safkan Vampir Klanı’nın
soylu aile yadigarı. Bu kılıcın özelliği her kesikte düşmanın canını emerek
kullanıcıya geçirmesi. Alınan can kesişin gücüne bağlı olarak değişecektir. |
Ne muhteşem bir silah!
Lucas siyah kılıcı ellerinde tuttu. Kılıcın
kabzası ile bıçağı arasında kırmızı bir mücevher ve kabzanın altında kırmızı
bir elmas deseni vardı. Lucas kılıcı test ederken tutuşu kılıçla tam
uyuşuyordu.
“Sadece bu savaş için kullanmamı
istediklerine göre bu muhteşem kılıçtan ayrılmak çok üzücü olacak.”
Lucas sonrasında kılıcı kınına yerleştirdi
ve sırtına astı.
Önceden [Acemi Hançeri]’ni kullanan Lucas
arkasındaki kılıçla şimdi gerçek bir Kılıç Ustası gibi hissediyordu.
“Bununla birlikte o ejderhaya karşı bir
şansım olmalı!”
Lucas kılıca alışmak amacıyla kulübeyi terk
ederken bir şey hatırladı.
“Bu arada… buraya gelirken büyük bir savaş
yaşanmış gibi görünüyordu. Ne olduğunu biliyor musunuz?”
“Ah evet… Demek orayı gördün…”
Sebastian, Lucas’ın sorusu karşısında
çarpık bir şekilde gülümsedi.
“Gördüğün gibi bir çağırıcı 3 gün önce
Denneth’i yenebilmek için… oldukça güçlü bir şeytanı çağırmaya çalıştı fakat…”
“Kontrol edemedi ha?”
Sebastian iç çekerken Lucas tahminini dile
getirdi.
“Evet, büyük ölçekli savaş çağırıcı ile
birlikte kanımızdan birçok kişinin canını aldı.”
“… Bunu duyduğuma üzüldüm.”
Lucas aileye veda etti ve köyden dışarı
çıktı.
Sebastian Lucas’a gün boyunca dinlenmesi
için bir yatak vermeyi önerdi ama kılıcı hemen test etmek isteyen Lucas
reddetti.
Köyden çıkınca savaşacak canavarlar aramaya
başladı.
[Gri Kurt] gördüğünde kılıcı kınından
çıkardı ve kurta doğru savurdu. Hızlı vuruşla birlikte kurt öldü ve arkasında
kalan kırmızı ışık kılıçtaki kırmızı mücevhere doğru aktı.
“Ovv, şimdi tek seferde haklayabilirim!”
Arka arkaya pratik yaptı ve ne kadar can
kazandığını görebilmek için bilerek hasar aldı.
Öğrendi ki kazandığı can vurduğu hasara
denkti. Neredeyse hileli bir yetenekti bu. Tabii vurmayı başarabilirse…
Sonuçlardan memnun olduktan sonra gerçek
bir yemek yeme amacıyla çıkış yaptı. Sonuçta oyunda ne kadar yemek yerse yesin
gerçekte karnı doymayacaktı.
+
+ +
Akşam yemeğini bitirdikten sonra Lucas
tekrar giriş yaptı ve vampir köyüne döndü.
Mağaraya giriş ve çıkış olmadığı için köyde
para kavramı yoktu. Bu yüzden Lucas kazandığı ganimetleri satamazdı.
Denediğinde ise ona bunları istedikleri zaman elde edebileceklerini
söylemişlerdi.
Köylülerin uyumaya gittiğini görünce
seviyesini ve kılıç yeteneğini geliştirmek için avlanmaya gitti.
Birkaç [Gri Kurt] yendikten sonra ona
saldıran başka bir hayvan olmuştu.
[LVL 120 Alfa Gri Kurt]
[Gri Kurt]’a benziyordu. Tabii 3 katı büyük
olmasını, kızıl gözlerini ve gri kürküyle birlikte parlayan vücudundaki kırmızı
çizgileri saymazsan…
“Seviyesi [Kript Baykuş]’tan daha mı
büyük!?”
Kendini korumaya çalışarak Alfa’nın
saldırmasını bekledi. Bu arada alfa kükremiş ve etraftaki kurtların Lucas’ın
etrafında büyük ve küçük iki daire oluşturmasını sağlamıştı.
Adının hakkını veren Alfa, kurt sürüsünün
lideri olacak ki öbür kurtlarla işbirliği yapıyordu.
*Auuuuuuu*
Alfanın ulumasıyla birlikte emri alan iç
dairedeki kurtlar aynı anda Lucas’a saldırmıştı.
Lucas arka tarafındaki üç tanesini öldürdü
ve dairenin içinden çıkmaya çalıştı.
Bu sırada dışarıdaki kurtlar ona saldırmış
bu sırada uzak taraftaki kurtlar ikiye ayrılarak tekrar etrafını sarmıştı.
“Lanet, Bu takım çalışması da ne böyle?
Yeter! [Basma]!!!”
Oluşan küçük deprem sonucunda kurtların
çoğu korkmuş ve saldırmaya çekinmişlerdi. Lucas bu şansı kaçırmadı ve
öldürebildiği kadar kurt öldürdü.
Lucas sağa sola saldırarak kurtları
öldürürken kurtların takım oyununu devam ettirmek için gereken sayıları azalmıştı.
Bu sırada Lucas kaybettiği canları geri kazanabiliyordu.
Kurt kanına bulanmış Lucas Alfa Kurt’a
gözlerini dikti.
“Gel buraya EXP kaynağım!”
Alfa önündeki sahne karşısında bir adım
geri atmış ve çekinmişti fakat bir-iki saniye sonra duyularını geri kazandı ve
Lucas’a saldırmak için üstüne atladı.
Hızlı olan taraf olarak Lucas’ın daha önce
kullandığı vur-kaç taktiğini kullanıyordu.
Kendisinden hızlı bir rakibe alışık olmayan
Lucas’ın HP’si yavaş yavaş azalıyordu.
“Öf! Yerinde dur seni- [Basma]!”
Alfa’nın sendelemesi sayesinde saldırıdan
kaçan Lucas bu boşluktan faydalanarak Alfa’ya kritik vuruş yaptı ve HP’sini
geri kazandı.
Alfa anında geri çekildi ve güçlü bir
şekilde havladı.
*Havvv*
“Ah-! Felç eden yetenek?”
Onu takiben Alfa başka bir yeteneğini
kullandı ve patilerini havada savurdu. Pençe şeklinde şeffaf bir şok dalgası
patilerinden çıkmış ve hareket edemeyen Lucas’a doğru yönelmişti.
Yine de Lucas böyle bir durumda ne
yapacağını biliyordu.
“[Basma]!!!”
Sistemin yardımıyla birlikte ayağı otomatik
olarak yeri ittirdi ve son anda havadan gelen pençelerden kurtulmasını sağladı.
Alfa, saldırısından kurtulmasına şaşırsa
bile toparlanmış ve Lucas’a tekrar saldırmıştı.
“Lanet,! Daha ne kadar süre felç kalacağım!?”
Alfa’nın kendisine yaklaştığı sırada,
yakında felçten kurtulamazsa ne yapacağını planlamıştı.
Alfa yaklaştı ve Lucas’ın ayağını ısırmaya
çalıştı fakat bu bir hataydı.
Lucas buna hazırdı ve yeteneğini kullandı.
Başka bir basma ile birlikte yenmek üzere
olan ayağı kurtun yüzüne çarpmıştı.
Hareket edebilir hale gelince Lucas
kılıcını salladı ve Alfa’nın kafasını yardı. Kaçmasına izin vermeden de saldırı
ve yeteneklerini yağmur gibi yağdırmaya başlamıştı.
“[Darbe], [Darbe], [Darbe]!!!”
*auuuuu*
Son çığlığıyla birlikte Alfa Kurt yok oldu
ve arkasında eşyalar bıraktı.
Bildiri |
Bir seviye atladınız! Bir seviye atladınız! |
“Hah, o Alfa düşündüğümden daha zorluydu.”
Lucas yorgun bir şekilde nefes aldı ve
kanları yüzünden temizledi.
[Gri Kurtlar]’dan kazandığı EXP ile
birlikte 2 seviye atlamıştı. Bu yüzden hemen [Stat Puanları]’nı dağıttı.
İsim |
Lucas |
Seviye |
125 |
Cinsiyet |
Erkek |
Para |
1 G 20 S 50 C |
Meslek |
Acemi |
Irk |
İnsan |
Can |
13090 |
Mana |
13025 |
STR |
155 |
INT |
105 |
SPD |
135 |
DEX |
105 |
VIT |
118 |
LUK |
212 |
Ün |
490 |
||
Pasif Yetenekler |
|||
[Ölüyü
Oynama] Başlangıç LVL 1 (%0.00) |
|||
Aktif Yetenekler |
|||
[Darbe]
Uzman LVL 5(20.43%) |
[Gece Görüşü] bir süredir tamamlanmış
durumdaydı ve artık mağaranın içini gündüz gibi görebiliyordu. [Darbe] ve
[Basma]’nın da tek aktif yetenekleri olmasından dolayı Uzman dereceye
ulaşmışlardı. [Ölüyü Oynama] için ise artık çok güçlü olduğu için ihtiyacı
yoktu.
Sonuçlardan memnun kalan Lucas daha çok
düşmanı aramaya çıktı ve 3 kez seviye atlayana kadar devam etti. O fark etmeden
bir gün bitmişti bile…
+
+ +
“Hm?”
Lucas köye bir kez daha girdiğinde
vampirleri silahlanmış bir şekilde bulmuştu.
“Ah, demek döndün.”
“Neler oluyor? Bir sorun mu var?”
Lucas grubu organize ediyormuş gibi görünen
Sebastian’ı sorguladı.
“Denneth’i yenebilmek için dinlenmek yerine
güçlenmeye çalışmandan çok duygulandık. Lütfen, gücümüzü senin gücüne katmamıza
izin ver. Bu başından beri bizim sorunumuzdu. Safkan vampirler olarak yalnız
başına savaşmana göz yumamayız.”
Sebastian gerçek bir soyludan bekleneceği
gibi asil bir şekilde Lucas’ın karşısında duruyordu. Gözlerinde savaşmak veya
ölmek için bitmez tükenmez bir irade vardı.
Lucas önce Sebastian’ın gözlerine sonra
arkasındaki kalabalığa baktı ve kararını verdi.
“Anlaşıldı. Savaş için hazırlanın! Bu gün
[Gece Yaratığı Denneth] olarak bilinen canavarın öldüğü gündür!!! Onun
karşısında kaybeden ruhların intikamını alın! Bu mağaradan kaçacak ve tekrar
özgür olacaksınız!”
Bildiri |
Yeni bir değer elde
ettiniz, [Karizma]! +100 Karizma |
“Hımm, demek daha fazla değere sahip olmak
mümkün?”
Lucas oyunun ne kadar esnek olduğunu
görünce şaşırmıştı. Aslında o sözleri söylemesinin nedeni kendi bencilliğinden,
hayatında en az bir kez olsun söyleyebilmek istemesindendi.
Mutlu bir şekilde sırıtırken arkasını
vampir ordusuna sırtını döndü ve önündeki boşluğa baktı.
“Hadi, şu EXP ejderhasını halledelim.”