18.06.2020
İntikam
Çevirmen: Cetus
“… Görünüşe göre delik gerçekten kapanmıştı.”
Yeniden canlandığı noktaya bakan Lucas iç
çekti. Gökyüzünün görünmesi gereken delikte ışığın geçmesine bile izin vermeyen
kayalar vardı.
Kahvaltıdan sonra daha henüz oyuna
bağlanmıştı ki şimdiden kendini çaresiz hissediyordu.
“Haah… Şimdilik yalnız bir yarasa bulalım,
sürü ile uğraşmak resmen ölüme davetiye çıkarmak…”
Lucas bir kez daha iç çekti ve yalnız bir
yarasa bulmak için yola koyuldu. Dersini almıştı. Yakın bir zamanda [Drakula
Yarasa] sürüsüyle uğraşmak istemiyordu.
Bir süre yürüdükten sonra yalnız bir yarasa
buldu ve dünkü gibi - veya oyunda zaman 3 kat daha hızlı aktığına göre 3
gün önceki gibi- saldırdı. Ayrıca yeni öğrendiği yetenek olan [Sert Vuruş]’u da
denedi. Bu sayede yetenek seviyesini arttırabilirdi.
Yarasa yere düşecek kadar güçsüz kaldığında
ise Lucas hiç merhamet göstermedi ve yarasa ölene kadar ezmeye devam etti.
“Sizi! Lanet! Olasıca! Yarasalar! Ne!
Cüretle! Bana! Birlikte! Saldırırsınız!”
Lucas önceki gün kaybettiği için yaşadığı
düş kırıklığını dışa vurmaya çalışıyordu. Sanki küçük bir çocukmuş gibi
yarasaları ayağıyla ezdi ve ezdi.
*kikkiii*
Yarasa bağırırken ‘Ben bir şey yapmadım’
der gibiydi. Kısa süre içinde yarasa kayboldu ve birkaç eşya düşürdü.
Lucas bu hareketini tanıdık bir ekran
çıkıncaya kadar bulduğu yarasalar üzerinde tekrar etti.
Bildiri |
Yeni bir yetenek
öğrendiniz, (Aktif) [Basma] Acemi SEV 1 (0.00%)! |
“Ohhh.”
Dün internette bulduğu bilgilere göre yeni
bir yetenek öğrenmenin 5 farklı yolu vardı:
Seviye atlamak. Belli bir
seviyeye ulaşınca tıpkı [Sert Vuruş]’u öğrendiği gibi yeni yetenekler
öğrenilebilirdi.
Görevler. Görünüşe göre bu oyunda
bitirildikten sonra yeni yetenekler kazandıran görevler vardı.
Eşyalar. Yetenek kitapları ya da
parşömenlerden yetenekler öğrenilebiliyordu.
Bir hareketi tekrarlamak. [Basma] gibi
yetenekler sürekli olarak tekrarlandığında öğrenilebiliyordu.
Yetenek ağacı. Seviye atlamaktan farkı,
yeteneklerinin seviyesi arttığında [Yetenek Puanları] kazanılır ve bu sayede
mesleğinin yetenek ağacından yeni yetenekler kazanılabilir.
Lucas bu Tanrı bilir, te neredeki mağarada
sıkıştığı için görev yapamazdı ve bu yüzden hala bir [Acemi]’ydi. Ne kadar çok
yetenek puanı olursa olsun, bir mesleği olmadığı için yetenek ağacını açamazdı.
Yeni yetenek öğrenmesi için seviye atlaması
veya nadir bir eşya bulması gerekiyordu.
Şu ana kadar ne kadar ilerlemişiz bir
bakalım! [Karakter Penceresi].”
İsim |
Lucas |
Seviye |
28 |
Cinsiyet |
Erkek |
Para |
1G 20S 50C |
Meslek |
Acemi |
Irk |
İnsan |
HP |
3165 |
MP |
2675 |
STR |
65 |
INT |
45 |
SPD |
55 |
DEX |
45 |
VIT |
53 |
LUK |
82 |
Ün |
490 |
||
Pasif Yetenekler |
|||
[Ölüyü Oynamak] Acemi SEV 1 (0.00%) |
|||
Aktif Yetenekler |
|||
[Darbe] Acemi LVL 3 (10.53%) |
Zindana ilk giren olması ve aradaki büyük
seviye farkı sayesinde normalden çok daha hızlı seviye atlamıştı.
DEX ve INT’e ihtiyacı olmadığı için
şimdilik onları çok yükseltmemişti ve diğer değerlere odaklanmıştı. Önceki
şanslı ve hızlı çocuk artık yoktu.
Seviye atlamak can ve manayı yüzer puan
arttırıyor gibi gözüküyordu ve VIT’in puan başına beş katkısı vardı.
[Gece Görüşü] her zaman kullanıldığı için
sürekli yükseliyordu ve bu gidişle yakında Orta Seviye olacaktı.
“Güzel, [Gece Görüşü] orta seviye olana
kadar böyle devam edelim. Sonrasında ise sıra sürüden intikam almakta…”
Hedefini belirledikten sonra Lucas yarasa
aramalarına geri döndü. Fakat değerlerini kontrol ettikten sonra ilk
karşılaştığı yarasa yalnız değildi.
Lucas’ın önünde 2 tane [Drakula Yarasa] yan
yana uyuyordu. Lucas’ın cinsiyetlerini ayırt edemediği için bir çift olup
olmadıklarını bilme ihtimali yoktu.
“Burada iki tane var ama… halledebilir
miyim acaba? Ne kadar güçlendiğimi görelim bakalım…”
Lucas mümkün olduğu kadar yavaşça ve
sessizce yanlarına süzüldükten sonra kollarıyla yetişebilecek kadar yaklaşınca
durdu.
Lucas artmış hızıyla birlikte arka arkaya
yatay kesme hamleleri yaptı.
İkilinin HP’si %55 düşmüştü! Yeni STR’si ve
sürpriz hamle yapması sayesinde öncekinden daha fazla hasar vermeyi başarmıştı.
Kritik vuruş yapamamış olmasına rağmen onlarla kapışabileceğini göstermişti.
*kiikiiiiikikiiii*
Saldırıya uğradıklarını anlayan yarasalar
Lucas’a doğru hamle yaptılar ve kılıç gibi olan kanatlarıyla onu kesmeye
başladılar.
“Düşündüğüm gibi, birden çok düşmanla
uğraşmak daha zor.”
Lucas böyle düşünürken aynı zamanda
saldırılarını sadece bir düşmana odaklamaya çalıştı.
Yarasaların etrafını sarmasını engellemek
için geriye kaçtı fakat hala [Drakula Yarasa]’dan daha yavaştı, bu yüzden
kaçması nafileydi.
“Ah-… AAAARRGHHHH!!!!!! AZICIK YERİNDE
DURUVER!!!!!!”
Stratejisi elinde patlayan Lucas düş
kırıklığına uğramıştı. Öfke nöbetine kapılmış çocuklar gibi çığlık atması bu
yüzdendi.
Lucas’ın da bildiği gibi, çoğu insan bunu
boşa yapılmış bir hamle gibi düşünürdü. Yine de yarasalar onun tahmininden
farklı bir tepki gösterdi.
Kafaları karışmıştı.
Yarasalar karanlıkta kalmış bir insan gibi
amaçsızca uçuyorlardı. Karanlık? Lucas şu anda öyle bir yerde değil miydi?
“İ-işte bu! Karanlık bir mağarada
yaşadıkları için onlarında gece görüşüne sahip olduğunu düşünmüştüm ama hatalı
mıydım yoksa?”
Eğer öyleyse, Lucas saldırınca Lucas’ın
yerini nasıl biliyorlardı?
“…Ses… Sese karşı yüksek duyarlılıkları
var!”
Gerçek dünyada yarasalar insanların
algılayamadığı sesleri çıkarıp onları sonar yerine kullanarak cisimlerin yerini
algılamaları sayesinde yollarını bulurlardı. Basit bir sistemdi fakat bu bir
oyun olduğu için diğer oyuncuların gözünden kaçmıştı.
“He…hehehe…HAHAHAHAHAHAHA!!!”
Bunu keşfeden Lucas çılgınlar gibi fesat
bir kahkaha attı.
“Şimdi beni öldürmeyi deneyin sizi
şerefsizler! AAAAAAAAAAAAAAAAAAAA!!!!!!!!!!”
Lucas’ın kükremesine dayanamayan yarasalar
yere düştü.
Karanlık bir gülümsemeyle Lucas yarasalara
tepeden baktı ve ayağını üstlerine getirdi.
*ki-kiiiiiiiiiiiiiiiii*
“[BASMA]!!!! [BASMA] [BASMA] [BASMA]
[BASMA] [BASMA] [BASMA] [BASMA] [BASMA] [BASMA] [BASMA] [BASMA] [BASMA] [BASMA]
[BASMA] [BASMA] [BASMA] [BASMA] [BASMA] [BASMA] [BASMA] [BASMA]!!!!!!!!!!!!”
Lucas yeni yeteneğini yarasalar ölene dek
arka arkaya kullandı.
Rahatlamış bir şekilde Lucas alnındaki teri
sildi. Ayrıca önündeki 12 seviye atladığını gösteren pencereyi de
görmüştü.
“Bu şekilde hiç problem olmadan bir sürüyle
bile yüzleşebilirim.”
Yine kendini yüksek görmüş gibi görünse de
bu sefer onları yenebileceğinden kesinlikle emindi. Böylelikle avını aramaya
başladı.
Birkaç dakika sonra sürü halinde dolaşan
[Drakula Yarasalar]’la karşılaştı ve intikamını almak için yaklaştı. Bu sefer
önceki sürü gibi uyumak yerine etrafta uçuşuyorlardı fakat Lucas hiç aldırmadı.
Daha fazla gizli gizli ilerlemesine gerek
yoktu, bu yüzden rahatça yarasaların arasına doğru yürüdü ve etrafını
sarmalarına izin verdi.
Zamanlamasını ayarladıktan sonra kükredi ve
kılıcıyla kesme hamleleri yapmaya başladı.
“ORRRAAAAAAHHHHHHHHHHHHHHHHH!!!!!!!!!”
Ani bağırmayla birlikte yarasaların çoğu felç
olmuş gibi yere düştüler. Ama bazılarının kafası karışmış amaçsızca
uçuşuyorlardı, bazıları ise sadece saldırmaya tereddüt etti.
Lucas önce aklı başında olanları öldürdü
daha sonra ise kafası karışanlara döndü. Kafası karışanların hepsini öldürmeyi
başaramamıştı yine de kanatlarını yaralayıp düşmelerini sağlayabildi.
Bundan sonra Lucas kötücül bir şekilde
gülümsedi ve… Daha sonra neler olduğunu anlatmamıza gerek yok herhalde…
“Haaaaah… Omuzlarımdan koca bir yük kalkmış
gibi hissediyorum.”
Rahatlamış bir suratla yere oturdu ve mutlu
bir şekilde iç çekti.
Son olarak tüm ganimetleri topladı ve
oyundan çıkış yaptı.
+++
“B-bu… bu adam nerede böyle?”
Lilianne’in biraz önce getirdiği Lucas’ın
değerlerine bakan Forest Trask kendi kendine söylendi.
“Eğer bu kanıtı görmeseydim bende
inanamazdım.”
Lilianne, Trask’ın önünde alaycı bir
şekilde gülümsedi.
Konuşmanın sebebi belliydi, hala [Acemi]
olan bir oyuncu kısa bir süre içinde normal oyunculardan daha hızlı seviye
atlamıştı.
İlk başta tek seferde 7 seviye atlamıştı.
Bir gün sonra ise seviye atlama hızı saçma bir hıza çıkmıştı. 8…10…12 gibi.
“Şimdi ise tek seferde 32 seviye atlamış!!!
Bu nasıl mümkün olabilir ki? [Acemi] veya başka herhangi mesleğin
öğrenemeyeceği 3 eşsiz yeteneği bile var!!!”
“Gerçi yetenek kazanmak için aynı hareketi
tekrarlaması ihtimali de var.”
“Yani bana ölümü bir seferden daha fazla
savuşturduğunu ve kim bilir ne kadar süredir karanlık bir yerde olduğunu mu
söylüyorsun?”
“Hi hi, yani, bu tek açıklama, şansının ne
kadar yüksek olduğunu biliyorsunuz
“Evet, 50 [Karakter Puanı]'nı LUK’a
harcamış bir de!!! Kim bunu yapar ki?”
Trask söylediği gibi Lucas en son 32 seviye
atlayınca 50 [Karakter Puanı] harcamış ve şansını 152’ye çıkarmıştı.
“Hi hi, düşünün bir, eğer olması gerektiği
gibi seviye 10’da mesleğini değiştirseydi ve 90 küsür seviyeyle kazandığı
değerleri gerektiği gibi dağıtsaydı neler olurdu?”
Lilianne kıkırdadı ve fikrini belirtti.
“…[Eğitim Odası]’ndan sonra bile değerler
açısından diğerlerinde daha ileride olmak istediğini mi söylüyorsun? Bu adam ne
kadar aç gözlü olabilir?”
“Onun bunu fark ettiğini sanmıyorum.”
“…? Ne demek istiyorsun?”
“Başlangıçtaki silah ve zırh seti hala
değişmemiş durumda.”
Lilianne tekrar alaycı bir şekilde güldü ve
terminalde Lucas’ın profilini ve ekipmanını açtı.
Lucas da bu sayfayı [Profil Penceresi]
diyerek açabilirdi.
“Benimle dalga mı geçiyorsun? Bekle, eğer
bu doğruysa… hala şehre dönmedi mi yani? Git ve bana oyuncuların doğuş
noktalarından sorumlu birini çağır.”
“Peki, hemen geri döneceğim.”
Lilianne görevli kişiyi getirmek üzere
ofisten çıktı.
Birkaç dakika sonra kendisi gibi giyinen
bir erkekle geri döndü. Tabii erkek versiyonunda…
“Efendim, beni istemişsiniz.”
Pearce Reynell, düzgünce taranmış kıvırcık
saçlı ve tatlı yüzlü çalışan, patronunu eğilerek selamladı.
“Ah, geldiniz Bay Reynell, bana bir
oyuncunun doğuş yerini gösterebilir misiniz?”
“…? Sorun değil fakat, nedenini öğrenebilir
miyim?”
“Neden mi? Şuna bir göz at.”
Track Lilianne’in verdiği terminali
gösterdi.
“Bir [Acemi]? Neden o?”
“Hm? Seviyesine bak.”
“Öyle söyleseniz bile bir [Acemi] ancak-…
umm, efendim, terminalde bir arıza mı var?”
Pearce oyuncunun seviyesini görünce
terminalde bir sorun mu var diye korkmuştu.
Lilianne ve Trask sanki Pearce tuzaklarına
düşmüş gibi güldüler.
“Hi hi, Bay Reynell, bu terminal kesinlikle
yepyeni.”
“Lilianne’in söylediği gibi terminalde hata
olmasının ihtimali bile yok.”
“O zaman sistem?”
“Hayır, öyle olsaydı programcılar şimdiye
fark etmiş olurdu.”
“Y-yani diyorsunuz ki… bu gerçek! 72
seviyede bir [Acemi] mi var?”
Pearce kendisi de [World Gate Online]
oynayan birisi olarak bir [Acemi]’nin 72. seviyeye ulaşabildiğine inanamadı.
“Aynen, şimdi bir de değerlerine bak.”
Trask terminalde Lucas’ın değerlerini açtı.
“Bu mantık dışı şans da ne böyle!!?? Daha
doğrusu, hepsini toplarsan seviyesiyle uyuşmuyor bile!”
Lilianne ve Trask bir kez daha gülümsedi ve
her şeyi Pearce’a anlattılar.
“… Böyle bir oyuncunun var olduğuna
inanamıyorum. Ama neden doğum noktasını istiyorsunuz ki?”
“Evet efendim, bunun için bir sebep var
mı?”
Hem Pearce hem de Lilianne alaylı bir
şekilde gülümseyen patronlarını sorguladılar.
“Göreceksiniz. Şimdi, bana nerede olduğunu
göster.”
“Ah, e-evet.”
Pearce kendi terminalini çıkardı aynı
isimde başka bir oyuncu daha olabileceği için oyuncunun ID’sini girdi.
Giriş tuşuna basınca yüzü şok, korku ve
inanmazlıkla gerildi. Bütün bu çelişkili duygularla birlikte durduğu yerde
bunun hata olup olmadığını kontrol etti.
“Sorun nedir?”
“… Nasıl…”
Çalışanın davranışını gören Trask ne
olduğunu sorarken Lilianne merak ettiği için terminale gözünün ucuyla bakmıştı.
“Bu…”
Pearce terminali patronuna çevirdi ve
Lucas’ın şu anda nerede olduğunu gösterdi.
[Denneth’in Mağarası]
“İmkansız! Bu kadar yüksek seviyeli bir
mağaraya nasıl girdi?”
“Hayır-hayır-hayır! Efendim, bir zindanın
yeniden doğuş noktası haline gelmesi çok daha garip.”
“Daha önceden bir kez ölmüştü ve üstünde
başlangıç seti var ayrıca parası da değişmemiş yani kazandığı ganimetleri hala
satmamış durumda, bu yüzden şüphelerim vardı. Yine de bu beklentilerimden çok
daha farklı.”
Trask sakinleşti ve iç çekerek koltuğunun
arkasına yaslandı.
“Anlıyorum... Başlangıç şehri, varsayılan
yeniden doğuş noktası değildi. Mağaranın içinde uzun süre dinlenmiş veya
bilinçsiz kalmışsa mağara yeniden doğuş yeri haline gelmiş olabilir.”
“Eh? Öyle mi oldu?”
Pearce olayı anlamış gibi görünen
Lilianne’e sordu.
“Bu mağara ne kadar yüksek seviyede ki
patronun bağırmasına sebep oldu?”
“Çünkü…”
Trask biraz önceki şaşkınlığının nedenini
açıkladı. Hikayesine devam ettikçe her iki çalışanının da suratı soldu.
Özellikle de mağarada ikamet eden Patron’dan bahsedince…
“…[Gece Yaratığı Denneth]…”
+
+ +
“Happpşu!”
Lucas öğle yemeğini anca bitirmişken
birdenbire hapşırdı.
Nedense bir süredir hapşırıyordu.
“Birisi benim hakkımda mı konuşuyor?”
Gerçekten arkasından konuşuluyordu fakat
Lucas bunu aslında bilemezdi. Belki de 6. hissi
güçleniyordu.
Her neyse, Lucas'ın kendi kendine ilan
ettiği "baş düşman" [Drakula Yarasalar]'ı sorunsuz bir şekilde
yenebildiğine göre artık mağaradan bir çıkış yolu bulması gerekiyordu.
Böylelikle Lucas bu [World Gate Online] adı
verilen sanal dünyaya bir kez daha giriş yaptı.
+
+ +
Bu sırada, Lucas'ın sınıf arkadaşları
mesleklerini değiştirmiş ve avlarını sürdürüyorlardı.
[World Gate Online]’daki meslekler diğer
MMORPG’lere göre daha eşsizdi. Bu oyunda; oyuncular aynı anda iki meslek ile
oynayabilirlerdi. Birileri hem [Kılıç Ustası] hem de [Büyücü] olup kendilerine
Büyülü Kılıç Ustası ya da Kılıçlı Büyücü diyebilirdi. Tabii ki böyle
adlandırmalar oyunun içinde geçmiyordu. Oyuncular kendilerini böyle
adlandırıyorlardı.
Geeves bir demirci olmak istemesine rağmen
şu an bir [Büyücü] ve [Nişancı]’ydı.
[Nişancı] okçuların ikinci mesleği olmasına
rağmen demircilikten vazgeçmiş ve [Büyücü] ile birlikte [Nişancı] mesleğini
seçmişti, çünkü bir [Çağırıcı] olmak istiyordu.
Şimdilik Büyülü Nişancı diye
adlandırılabilirdi fakat ileride Nova Çağırıcı gibi bir şey olacaktı.
Rice ise ilk fikrini değiştirmemişti,
[Dövüşçü] ve [Aşçı] mesleklerini seçmişti. Çünkü nedense Dövüşçü Usta Şef olmak
istiyordu.
Rice’ın yemek pişirme yeteneği sayesinde
ikili şu ana kadar hiç açlıktan ölmemişti.
Oyunun olabildiğince gerçekçi olabilmesi
için tokluk sistemi eklenmişti. Eğer oyuncular bir süre aç kalırsa güçten düşer
hatta ölebilirlerdi.
Fakat [Acemi]’lere bu sistem etki
etmiyordu. Çünkü ilk seviyelerde oyuncuların parası azdı ve Lucas hariç tüm
oyuncular oyunun başında hemen [Acemi]’den başka mesleklere geçiyordu.
“İyi, böylelikle başka bir kasabaya
gidebiliriz.”
“Evet, Ben de buradaki canavarlardan
sıkılmaya başlamıştım.”
İkili tartışmalarını bitirdikten sonra
[Drachedge]’e geri döndüler ve ganimetlerini satıp, erzaklarını yeniledikten
sonra seyahatlerine başladılar.
+
+ +
Hala mağarada olan Lucas ise Seviye 70 [Gri
Kurtlar]’la savaşıyordu.
Kurtlar yarasalar kadar hızlı değildi bu
yüzden onları yenmek Lucas için daha kolaydı.
Çünkü verdikleri hasar yarasalarınkinden
daha fazla olmasına rağmen Lucas hızı sayesinde olabildiğince az hasar
alıyordu.
Önceki gibi seviye farkı olmaması ise işini
çok daha kolaylaştırıyordu.
Birkaç kurdu yenen Lucas dinlenip canının
dolmasını bekledikten sonra mağarada ilerlemeye devam etti.
Elindeki tek iksir sadece 100 HP dolduran
[Başlangıç İksiri] idi. 3000 HP’si olan Lucas’a ise bir [Başlangıç İksiri]
yetmezdi.
Lucas yoluna devam ederken bu sefer daha
farklı bir rakiple karşılaştı. Bu yeni rakibin adı [Kript Baykuş]’tu ve şok
edici 100 seviyesi ile normal bir baykuştan 5 kat daha büyüktü.
“Bu… Acaba bu bana ne kadar Exp (tecrübe)
kazandıracak!?”
Exp kazanma düşüncesi gözlerini bürüyen
Lucas’ın savaştan sonra ne kadar seviye atlayacağını düşünürken ağzından sular
akıyordu.
Birden hareketlendi ve oyunun başından beri
değişmemiş olan [Başlangıç Hançeri] ile kesme hamlesi yaptıktan sonra geri
çekildi. Kendisinden büyük rakipler üzerinde kullandığı basit bir vur-kaç
taktiği uyguluyordu.
Yüksek hızıyla birlikte vurup kaçmaya bir
süre daha devam etti. Baykuşun HP’si (can) %50’ye kadar düşmüştü. Fakat birden
kulakları parçalayan bir ses duyuldu.
[Süpersonik Çığlık]
Baykuş’un rakibinin hareket etmesini
engelleyen saldırı yeteneği…
Lucas’ın yarasalar üzerinde kullandığı
çığlığın aksine, bu gerçek bir yetenekti ve bu nedenle tabiki etkisi daha da
büyüktü.
“L-lanet olsun, hareket edemiyorum.”
Bunu gören [Kript Baykuş], gagası ile
Lucas’ın savunmasız vücudunu hedefleyerek dalışa geçti.
“Şu anda ölemem!”
Lucas saldırıdan kaçabilmenin yolunu
bulabilmek için beynini zorladı.
“Umarım bu işe yarar, [Basma]!”
Bir yetenek vücudu zorlayan ve yönlendiren
bir şey olduğuna göre, vücudunu kendisi hareket ettirememesine rağmen işe
yarayacağını düşünmüştü. İşte böylelikle ayağını yere vurdu ve Lucas’ı baykuşun
saldırısından uzaklaştırdı.
Birkaç saniye sonra tekrar bedenini hareket
ettirecek duruma gelmişti. Fakat yeni saldırının gelmesiyle birlikte sevinecek
zamanı olmadı.
Lucas tam doğru zamanda kenara doğru
atılarak baykuşun saldırısından kurtuldu ve baykuşun üstüne çıkabilmek için
tüylerinden yakaladı.
Baykuşun tepesinde otururken kafasının
arkasına bıçağını sapladı. Çünkü oranın baykuşun zayıf noktası olduğunu
düşünüyordu.
*huuuuuut* (Baykuş sesi)
HP’si %5 düşen baykuş acı içinde çığlık
attı.
Çok hasar vermemişti fakat eğer aynı
noktaya sürekli vurabilirse daha fazla hasar verebilirdi.
Böyle düşünmesiyle birlikte baykuşu bir
süre boyunca bıçakladı. Tabii baykuşun öfkelenmesiyle üstünden düşene kadar…
Baykuşun HP’si artık %20’lerdeydi.
Lucas baykuştan gelecek saldırıya kendini
hazırladı, ama bu sefer baykuşun gagası soluk bir ışıkla parlamaya başlamıştı.
“Yetenek mi? Bir yeteneği daha mı var?”
Baykuşun saldırısından kurtulabilmek için yana
doğru atladı.
Hemen tekrar ayağa kalktı ve tıpkı az
önceki gibi baykuşun üstüne çıkmayı düşünerek kuyruğundan yakaladı, fakat
baykuş niyetini anlamıştı. Ve bu sayede Lucas’ı daha üstüne çıkmadan savurarak
Lucas’ın duvara çarpmasını sağladı.
“Ah-!”
Duvara çarpıp düşmesiyle birlikte Lucas
dişlerini gıcırdattı.
%10 HP’si kalmasına rağmen baykuşun
saldırısına yeniden hazırdı.
Şu anda ölemezdi. Eğer ölseydi sadece
başladığı yere dönmekle kalmayacak 3 gün değerindeki av kazancını da yitirmiş
olacaktı.
Ayrıca zindanı keşfedeli 4 gün olduğu için
tecrübe bonusunun bitmesine 3 gün kalmıştı.
“Eğer şimdi ölürsem o tecrübe bonusunu
kaybedeceğim! Yapabileceğim mutlaka bir şey olmalı!”
Etrafına bakındı. Sol tarafında, birkaç
metre ileride taştan yapılmış bir kemer vardı.
“İşte bu! İşe yaramasa bile, eğer
denemezsem her türlü öleceğim!”
Aklında planını kurmuş olarak baykuşa doğru
koştu.
Baykuşun saldırısını def ettikten sonra
yönünü değiştirdi ve kemerin olduğu yere doğru koşmaya devam etti. Planı
baykuşun onu takip etmesi ve başını kemere sıkıştırmaktı. Söylemesi yapmasından
kolaydı. Veya değildi.
Baykuş düşünmeden Lucas’ı takip etti ve
kemerde sıkışıp kaldı.
Bunu görünce baykuşun üstüne tekrar çıktı
ve önceden bıçakladığı yeri buldu.
“AVVVVVVVVV!!!!”
[Kript Baykuş] ölene kadar Lucas’ın
saldırıları durmadı.
Ölen baykuş 10 [Baykuş Tüyü], 2 [Baykuş
Gözü] ve 1 [Baykuş Pençesi] düşürdü.
“Ve ben de baykuşların akıllı olduğunu
düşünürdüm. Gerçi kızgın olduğu için düzgün düşünememiş de olabilir. Veya onu bıçakladığımda
beynine mi zarar verdim?”
Lucas ganimeti toplarken lakayt bir şekilde
düşündü.
Ayrıca 100 seviye bir canavardan
bekleneceği gibi 21 seviye atlamıştı.
Dinlenip canını doldurarak tekrar yola
çıktı. [Gri Kurtlar]’la veya [Drakula Yarasalar]’la karşılaşmasına rağmen
[Kript Baykuş]’la tekrar karşılaşmadı. Büyük ihtimalle “ara bölüm patronu” gibi
bir şeydi . Ama garip bir şeye denk geldi.
“… Bir iskelet?”
Lucas’ın söylediği gibi mağaranın duvarına
dayanmış bir şekilde bir iskelet yerde oturuyordu. Yanında ise paslanmış bir
kılıç ve deriden yapılmış bir çanta vardı.
Lucas iskeletin yanına gidip dikkatlice
hançeriyle dürttü. Birden canlanacak gibi görünmüyordu. Bu yüzden incelemek
üzere kılıcı ve çantayı yerden aldı.
İsim |
Paslanmış Demir Kılıç |
Derece |
G |
Hasar |
5~12 |
Dayanıklılık |
10/30 |
Açıklama |
Bir maceracı tarafından kullanılmış bir demir kılıç. Fakat maceracı öldü
ve kılıç paslanmaya terkedildi. |
“Hmm, sanırım [Başlangıç Hançeri] daha iyi.
Sonuçta dayanıklılık istemiyor.”
[Başlangıç Hançeri] oyuna yeni başlayanlar
tarafından kullanıldığı için para sıkıntısı çekilmesin diye dayanıklılık
gerektirmeyecek şekilde oluşturulmuştu.
Lucas daha sonra çantanın içindekileri
kontrol etti. Çantanın tutacağına asılı bir anahtar, birkaç iksir ve bir
anahtar bulunuyordu.
“İyi, iksirler yüksek kalite. Anahtarsa…”
İsim |
Dünya Geçidi
Anahtarı |
Derece |
SSS |
Etki |
Tüm değerlere +30
|
Dayanıklılık |
N/A |
Açıklama |
Dünyanın geçidini
açan anahtar! Bununla birlikte ziyaret ettiğin herhangi bir dünyaya
geçebilirsin. |
“…”
Lucas ağzı açık önündeki pencereye
bakakaldı. Hatta çenesi yere değecek gibiydi.
“SSS!!!!!!!!!? BU AÇIKLAMA DA NE
BÖYLE!!!??? NE İÇİN KULLANILDIĞINI BİLE BİLMİYORUM FAKAT BU MUHTEŞEM!!!”
Lucas anahtar sanki kırılgan bir camdan
yapılmışçasına dikkatlice tuttu.
“Şimdilik sadece takalım.”
Mutlu bir şekilde nadir eşyayı bir
kolyeymiş gibi boynuna takan Lucas sakinleştikten sonra dikkatini günlüğe
çevirdi.
[[Bedenimi bulacak ve bu satırları okuyacak
olan kişiye;
Büyük zorluklardan geçen ve kaderi
kendisini buraya yönlendiren kişi, benim adım Gildas ve ben de bu dünyada
maceralar ve mucizeler peşinde dolaştım. Hikayem ilk başladığında-]]
“Ah, çok sinir bozucu, özgeçmiş, özgeçmiş…
ne kadar sürüyor bu böyle? Ah, işte son.”
Lucas yazının sonunu bulana kadar sayfaları
çevirdi.
[[İşte, Denneth’in Mağarası’nda sonumla
karşılaşmış bulunmaktayım. Yaşım artık düzgün savaşmama engel oluyor.
Denneth’ten daha tehlikeli, daha güçlü canavarlarla savaştım fakat artık çok
yaşlıyım. Ama sen, bu yazıları okuyan kişi, senin benden daha fazla zamanın
var. Ruhumun öcünü al ve en sonunda mükafatını alacaksın.]]
Bu görevi kabul
etmek istiyor musun? |
|
EVET |
HAYIR |
Lucas bir süre düşündü. İskelet Denneth’in
çok güçlü olmadığından söz etmişti, öyleyse kazanması mümkün olabilirdi.
“Yani, nasıl olsa kaybedecek bir şeyim yok,
kabul ediyorum.”
Efsanevi Maceracı’nın İntikamı |
Efsanevi Maceracı
Gildas’ın öcünü al ve [Gece Yaratığı Denneth]’i yen! Gereklilik: [Gece Yaratığı Denneth]’i yen |
“…Zorluğu çok yüksek… ve terk edemem bile…
yani, zaten bu durumdayım şu anda.”
Lucas pencereyi kapattı ve iskeletin üstünü
aramaya başladı.
Ne yazık ki parçalanmış giysilerden başka
bir şey yoktu.Tabiki onları iskeletten almadı.
Sonrasında Lucas iskeleti terk etti ve
Denneth’i bulmak için yola çıktı.
+
+ +
“E-efendim!”
Bayan bir çalışan acele içinde Trask’ın
ofis kapısını açtı.
“Ne var? En azından kapıyı çalamaz mısın?”
“Ö-özür dilerim. Ama, bu Lucas’la ilgili.”
Çalışan Lilianne değil, başka birisiydi.
Lucas hakkında nasıl bilgisi olduğuna gelince ise konuşkan Pearce yüzünden
binadaki herkesin ondan haberi vardı.
Çalışan belirli bir bölgedeki oyunculara
gelen görevleri incelemekle görevliydi. Ve Lucas’ın bulunduğu bölgeye denk
gelmişti.
“Bu…”
Çalışan patronuna bir terminal gösterdi.
“…? O mağarada böyle bir görev mi var?”
“Evet… aslında… hayır, bu kayıtsız bir
görev.”
“… Eşsiz bir görev ha?”
Eşsiz görev, tıpkı isminin söylediği gibi
tekrarlanamayan bir görevdi. Görevlerin kayıtlı olmama sebebi ise yapanın
şirket olmamasıydı. [World Gate]’i yöneten bir tanrıça vardı. Üstün zekalı,
kendi kendine düşünebilme kapasitesi olan, Yunan Bilgelik Tanrıçası’ndan
esinlenilmiş Yapay Zeka [Athena].
[Athena] oyuncular için hikayeler,
efsaneler yaratır ve onları görevlerle birlikte oyunculara sunardı. Sadece
görevler de değil eşyalar, meslekler ya da bambaşka şeyler… Bu kendi iradesi
olan AI’nin (yapay zeka) ayrıca duyguları da vardı. Eğer bir oyuncu ilgisini
çekerse onu ilginç yerlere götürebilirdi. Tabii Lucas’ın durumunda bir parmağı
var mıydı kimse bilmiyordu. Fakat nefret edemezdi. Bu onun öfkelenmemesi için
yapılmış olan tek engellemeydi.
“…Ve şart Denneth’i yenmek…”
“Evet… Ona ancak acıyabilirim.”
Kim bilir ne zaman gelmiş olan Pearce ve
Lilianne yorumda bulundular.
“Umm… Lilianne, şu anda [Etrano]’da mısın?”
“Ne yazık ki hayır. [Cyble]’dayım ve hala
[Cravon] veya [Etrano]’yu keşfedemedim. Siz?”
“[Cravon]… aynı.”
“Haah… Ancak bir şekilde yenmesini umut
edebiliriz…”
“Trask iç çekti ve koltuğunda arkasına
yaslandı.”
“A-ama bir [Acemi] için Denneth’i yenmek
imkansız… Sonuçta [Gece Yaratığı Denneth] bir…”
+
+ +
“B-bir ejderha…”
Lucas kafası kendisinden 10 metre yukarıda
olan uyuyan canavara bakarken yutkundu.
“Ha-hahah-hahahaha anladım, Denneth bir ara
bölüm patronu olmalı, değil mi? Öyle olması lazım mutlaka… Bir ejderhanın
Denneth olması imkansız, değil mi? Sonuçta o adam güçsüz olduğunu söylemişti,
değil mi? Ha-hahaha…”
Lucas kafayı yemiş birisi gibi gergin bir
şekilde güldü. Gerçeklikten kaçmaya çalışıyordu. Ne yazık ki gerçeklik ona
karşı pek nazik değildi.
Ejderhanın başının üstünde kesinlikle o
isim bulunuyordu.
[Seviye 300 Gece Yaratığı Denneth]
Lucas soğuk terler dökerek geriye bir adım
attı. Fakat tıpkı klişe filmler,mangalar, animeler yada kim bilir neyde olduğu
gibi ayağı neden orada olduğu bilinmez bir çıkıntıya çarptı ve gürültü mağarayı
kapladı.
Ve o sesle birlikte 3 metrelik bir
ejderhanın gözü yavaşça açıldı.